Avrupa’nın lokomotifindeki bir seçim ve “Türkçeli toplumun” açmazı

Pek sevimli bir unvan olmasa da, söylemek, gerçeği dile getirmekten başka bir anlam taşımıyor: Avrupa’nın “sahibi” bir ülkedeyiz, Federal Almanya’da. Almanya Avrupası veya Avrupa Almanyası diye nitelemek çok yanlış olmaz. Burada kökleri Türkiye’de bulunan 3 milyonun üzerinde insan yaşıyor ve bu “Türkçeli toplumun”

Antikomünizm ve neoliberal tabu: ‘Sınıf mağduriyeti’

Çalışmalarını uzun yıllar Fransa’da sürdüren araştırmacı-yazar Mahir Konuk, toplumsal konuşlanmalar, sınıf mücadelesi, halk, neo-liberal barbarlık, demokrasi, seçim, muhalefet, aydın ve sanat gibi çeşitli konulardaki sorularımızı yanıtladı. – Liberal faşist diktatörlükler dönemine girdiğimizi yazıyorsunuz. Seçim ve demokrasi bu “liberal faşist diktatörlük” rejiminde nasıl bir

Mutlaka “yapıcısını” mı aramak zorundayız? Eleştiri üzerine

Eleştiri konusuna ilişkin birkaç parametreye değinmek istiyorum. En başından, yazılı/sözlü “eleştiri”de sertlik derecesine sınır konamayacağını, fakat “küfür” olarak kabul edeceğimiz sözcükleri bunu dışında tuttuğumu not etmek isterim. Bu talebin ilk kez ne zaman, kim tarafından yazıldığını, söylendiğini bilmiyorum. Düşünür ya da politikacı mıydı?

“Son Bakıştaki Hüzün”

Kişisel bir macera değil bu. Aysel bu hayhuy içinde Denizlerin asılmasına da şahit olmuştur. Müjde Ar, “annem o gece sabaha kadar sigara içip ağladı” diyor o uğursuz günü anlatırken. Sonra daha üzerinden 10 yıl geçti geçecek, yeni darağaçları, yeni fidanlar… Erdal Eren’i asarlar

“Kovaladıkça Kaçan Ateş Böceği misin?”

“Unut yüzündeki bu çizgileri Sana gelirken her yerden geçtim Hatırlamam bile ben eskileri Kadınca hakkımca savaşlar verdim” Fatih Güzeli Aysel’di artık. Disiplinli ve mazbut bir anneydi. Karagümrük’te, atölyelerin arasındaki evlerinin civarında hurdaları toplayıp eskicilere sattılar bazen. Bazen tam yemek saatinde komşuya misafirliğe gittiler.

“Vakitsiz çiçek aç, sana kış düşsün.”

Deli Kamile’nin deli kızı. Delilik tarihi daha lise yıllarında Trabzon’un sıra dışı kızı olmasından başlıyor. Arkadaşları entarileriyle girermiş denize. O mayosuyla. Karadeniz’e entariyle, elbiseyle girmekten daha büyük delilik var mı? Karadeniz alıp alıp gitmiş yaşıtlarını. Delilik, bu deliliği yapmayan Aysel’e kalmış. Karadeniz’de bir

Yurtdışına göç etmek gerçek bir kurtuluş mu? Efsaneler, mitler ve gerçekler

ATGB’nin (Avrupa Türk Gazeteciler Birliği) benim adıma açtığı resmî mail hesabını kontrol ediyorum. Kendisinin, ülkesinin ve ailesinin geleceğinden endişe eden binlerce farklı ismin ortak şikayetlerini okurken daralıyorum. Nefesim kesiliyor… Ülkenin nefesi kesilirken yazarların, gazetecilerin ve aydınların rahat nefes alması hayal dahi edilemez. Yazar sokağın

Nazi kamplarının yerini Akdeniz aldı

“Bugün, Sicilya açıklarında göçmenleri taşıyan bir tekne alabora oldu. Aralarında çocukların da bulunduğu toplam 250 kişi yaşamını yitirdi…” Radyodan yükselen bu ses artık vicdanlarımızı harekete geçirmiyor. Kapitalizm kendi amaçları doğrultusunda yoluna devam ederken, milyonlarca yoksul için soykırım ve kitlesel trajediler sıradan hâle geliyor.

Türkiye’yi Kurtlar Vadisi kurtarmıştı, ABD’yi Netflix kurtarabilir mi?

4 Temmuz 2003’te Irak’ın Süleymaniye kentinde ABD askerlerinin gerçekleştirdiği operasyon sonrasında Türk özel kuvvetlerine bağlı birlikler başlarına çuval geçirilerek gözaltına alınmıştı. Tüm bu yaşananların içeriğine derinlemesine girmeyeceğim. Bir ulusun haysiyetine ve şerefine geçirilen çuval hâlâ olduğu yerde durmaktadır. Bunun temel sebebi AKP iktidarının