December 4, 2024

Tekin Yayın Dağıtım San.Tic.Ltd.Şti

Mimar Sinan Mah. Atlas Çıkmazı Sk. No:7 Üsküdar/İstanbul

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Elif Akkaya

Telefon

0216 323 20 20

E-mail

info@tekinyayinevi.com.tr

Website

Tekin Yayınevi

Teknik Sorumlu

Tetris Teknoloji

İrlanda: Yoksulların genel seçimi ve sandıklı demokrasinin sonu

İrlanda: Yoksulların genel seçimi ve sandıklı demokrasinin sonu

ÇAĞDAŞ GÖKBEL

İrlanda, 29 Kasım’da genel seçimlere gidiyor. İrlanda’da evsizlerin sayısı tarihi rekorlar kırıyor, yaşam maliyeti krizi almış başını gidiyor, öğrenciler yurt bulamıyor ve pek çok İrlandalı genç okulu yarıda bırakıp çalışmak zorunda kalıyor. Tüm bu sorunların kaynağı neresi? Elbette milliyetçi histerinin buna verdiği yanıt: ‘işgalci göçmenler’ oluyor. İnsan aklını, çocuk düzeyinde ya hayvan düzeyinde tutan bir sistemin üretebileceği türden gerekçeler bunlar. İrlanda’nın küresel şirketler için bir vergi cenneti olduğundan, ülkeye gelen şirketlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sınırsız bir biçimde sömürüsünden bahseden yok. Uyuşturucu, fuhuş ve sözde sporlardan biri olarak sayılan dövüş türlerinin tamamından para kazanan milliyetçiler, varlıklarını borçlu olduğu diktatörlüğün ayakta kalabilmesi için her tür terör yöntemine başvuruyor. Elbette demokrasi ve özgürlüklerin nimetlerinden yararlanarak. Bu nimetlerden yararlanabilen bir tane cumhuriyetçi-sosyalist göremezsiniz. Sinn Fein’in konut sözcüsü ve milliyetçilerin gözünde katıksız bir hain olan Eoin Ó Broin’in yayınladığı rakamlara göre, İrlanda’da bir göz odanın ortalama kirası 1,490 Avro düzeyine kadar gelmiş durumda.[1] Bu rakamlar bize ülkedeki sosyal savaşın vahşetini net bir biçimde gösteriyor. İrlanda’yı bir cennet olarak pazarlayan ve bunu yasal insan kaçakçılığına çeviren ve kolları sosyal medyaya kadar uzanan dolandırıcıların yalanlarına kanan zavallı insanlarımızın yolunun bu yazılardan pek geçmediğini biliyoruz. Bu böcekleştirilen sürüler, kamusal işler yapmak için çırpınan ve tek inancı ‘gerçek’ olan sosyalistlere yüzlerini dönmedikleri sürece kişisel trajedilerinde boğulmaya ve can çekişerek ölmeye mahkumlar. Sosyal darvinizmin en çirkin hallerini yaşayan Britanya adalarında yardım çığlıklarını duyacak bir insana rastlamaları pek mümkün görünmüyor. Geldikleri cennetin, cehennem olduğunu demokrasi denen şeyin zorbaca bir diktatörlük olduğunu fark ettiklerinde her şey için çok geç olmuş oluyor. Devrimin peşinden koşmayı öğrenene kadar, ölümü kucaklamaya devam edeceğiz. Şimdi, aslında hiç olmayan seçimlere geri dönelim.

Yüzyıldır Dublin’deki iktidarı elinde bulunduran partiler, Fianna Fáil ve Fine Gael bu seçimleri de galibiyetle tamamlayacakmış gibi görünüyor. Peki, bu nasıl mümkün oluyor? Elbette kendi rakibini ya da muhalifini yaratarak. Green Party (Yeşiller), olmasaydı ikili parti yönetimi iktidarını sürdüremeyebilirdi. İrlanda’nın siyasi yelpazesindeki aşırılıklar, ‘sosyal demokrasi’ düzleminde bir gevşemeyi dahi mümkün kılmıyor. Sinn Fein’in azınlık hükümeti için başvuracağı siyasi hareketler ‘aşırı sol (far left)’ olarak nitelendiriliyor. Bu saçma sapan tanımları hayatımıza armağan eden liberal akademisyenlere çok şey borçluyuz. Onlar olmasaydı bu yoksunluğun, yoksulluğun ve pisliğin içinde nasıl yaşardık? Aşırı solun demokrasi zemininden ‘yasal’ sınırlar içerisinde uzaklaştırılması sistemi rahatlatıyor mu? Elbette ki hayır! Fianna Fáil ve Fine Gael iç savaş sonrası yaşanan mücadeleye atıfla, mecliste yeni kartlar açıyor ve yüzyıllık bayatlamış sakızı kitlelerin karşısında çiğnemeye devam ediyor. IRA deniyor, terör deniyor ve ‘aşırı sol’ ile en ufak ilgisi kalmamış Sinn Fein kriminalize edilerek yasal sınırların dışına itiliyor. İşçi Partisi, diğer taraftan diktatörlüğün kısa bastonu olmaya devam ediyor. Üf! desek çökecek sandığımız iktidar, tüm heybetiyle karşımıza dikiliyor. Vatan kurtaran Şabanlar ise emperyalist İngiltere ile omuz omuza vererek Dublin kalesinin duvarlarını berkitiyor. Kimse kalenin duvarlarından sarkan insan bedenlerini ve cesetlerini görmüyor. Cesetler çürüyor ve kokuyor. Ortada ne ölü bedenleri görecek gözler ne koku alacak burunlar ne de yoksulların çığlıklarını duyacak kulaklar var.

İşte böylesi bir sözde seçim yarışının sonucu soruluyor. Sonucu belli olan yarış mı olur? Kapitalist demokrasilerde çok şükür o da olur. Seçimin muhtemel sonucu, yüzyıllık diktatörlüğün mülk sahipleri lehine 35. İrlanda hükümetini kurması olacak. Aşağıdaki rakamlar ve sokakta yürürken gördüklerimiz ağır ağır gelen bir ölümü muştuluyor. Kapitalizmin ölümünü…

UCC (University College Cork)’nin ana giriş kapısına doğru yürürken çimlerin üzerindeki çadırlar ve kocaman bir yatak dikkatimi çekiyor. Bir çadır var ki insanın böylesi bir çadırı gördüğünde gözlerini kör etmesi ancak insanlıktan çıkmasıyla, kafkaesk bir dönüşüm yaşamasıyla mümkün. Tek boynuzlu at figürünün yer aldığı pembe bir çadır, soğuktan alt çenemizin üst çenemize vurduğu bir mevsimde, küçücük bir kız çocuğunun evi olduğunu gösteren mesajlar bırakıyor bize. Bu izleri takip etmek, insani bir cesaret istiyor. Kimde var o cesaret? Düzenin gazetecilerinde, yazarlarında, entelektüellerinde, romancılarında ve şairlerinde mi? Hayır! Onlar, bize olmayan düşleri satmakla meşguller. Bir yetişkinin ellerinden üç kat daha küçük ve bir o kadar daha yumuşak eller, soğuk denen acımasız canavarın insafına terk edilmiş durumda. Devlet yok, örgüt yok, dayanışma yok, kısacası insanı bulabilene büyük ödül vadeden bir yarışma için ilan açmak, 29 Kasım’da genel seçime gitmekten daha mantıklı görünüyor.

Cork ve İzmir; iki şehir birbirinden binlerce kilometre uzakta ancak çocukların kaderi birbiriyle iç içe geçmiş. İzmir’de soğuk denen canavarın insafına bırakılan beş küçük çocuk, devrilen sobanın yarattığı cehennemin içinde yok olup gitti. Gerçekte cehennemi yaratan şey sobanın kendisi değildi, anneyi üç kuruş için çöp toplamak zorunda bırakan, babayı ‘hırsızlıktan’ cezaevine atan düzenin ta kendisiydi cehennem. İşte Cork’taki tek boynuzlu atın ve pembe çadırın İzmirli küçük çocuklarla buluştuğu nokta tam da burası. Burada ırk yok, dil yok, etnik ayrımlar yok! Sınırlar, bombalar, insansız silahlı hava araçları yok! Yoksulluğumuzda ve ölümde birleşiyoruz. İzmirli küçük çocukların ve Cork’taki çocukların el ele tutuşup, bu vahşi kapitalizmin üstüne yürümemesi için hiçbir neden yok. Sandıklı demokrasilerde daha fazla seçime değil, daha fazla devrime ve enternasyonalizme ihtiyacımız var. İrlanda’nın seçim hikayesinin bize sunduğu ve anlattıkları işte bundan ibaret…

“Eylül 2024 rakamlarına göre İrlanda’daki evsizlerin sayısı”[1]


[1] In what world are these rents affordable?

🚨1 bed flat €1,490

🚨 2 bed flat €1,695

🚨 3 bed flat €1,895 https://x.com/EOBroin/status/1857405485298667624 Erişim Tarihi: 18/11/2024

[2] ‘Big jump in the number of people in emergency accommodation in Sept!’ https://x.com/EOBroin/status/1849807464880906661/photo/4 Erişim Tarihi: 18/11/2024