December 4, 2024

Tekin Yayın Dağıtım San.Tic.Ltd.Şti

Mimar Sinan Mah. Atlas Çıkmazı Sk. No:7 Üsküdar/İstanbul

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

Elif Akkaya

Telefon

0216 323 20 20

E-mail

info@tekinyayinevi.com.tr

Website

Tekin Yayınevi

Teknik Sorumlu

Tetris Teknoloji

Savaş ve Almanya: SPD karıştı, tıpkı CHP gibi

Savaş ve Almanya: SPD karıştı, tıpkı CHP gibi

OSMAN ÇUTSAY

Aralarında elbette tam bir örtüşme olduğunu ileri süremeyiz. Böyle bir kurgu “eşyanın naturasına” aykırıdır. Ama bazı açılardan bakıldığında, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un partisi SPD (Almanya Sosyal Demokrat Partisi) içindeki konumunu bizdeki Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasındaki ve hatta şimdiki haline benzetebiliriz.

Sonlarının aynı olacağını elbette kimse iddia edemez. Ama tersini de iddia edemez.

Malum: ABD’de Donald Trump sandıkta zaferini ilan ettikten neredeyse birkaç saat sonra Almanya’da hükümet çöktü. Zaten aylardır kamuoyu araştırmalarında tabansız çıkıyordu bu hükümet. Seçmen desteği iyice gerilemiş, küçük ortak liberal FDP’nin (Hür Demokrat Parti) ilk seçimde yüzde 5’lik baraja takılacağına kesin gözüyle bakılır olmuştu.

BOZGUNDAKİ KİLİT UNSUR

Hükümet bozuldu. Burada kilit aktör 42 yıl önce olduğu gibi, yine bu liberal büyük sermaye militanı FDP oldu. 1982’de dönemin ve sonrasının uzatmalı dışişleri bakanı Hans Dietrich Genscher ile komplo arkadaşları, partiyi SPD ile kurduğu Helmut Schmidt başkanlığındaki koalisyondan çekivermiş, böylece Helmut Kohl ile 16 yıl sürecek bir hükümet ortaklığının önünü açmışlardı.

Olaf Scholz hükümeti de FDP’nin arka planda çevirdiği ortaya çıkan oyunlarla çöküverdi.

Açık söylemeli: İçinde gerçekten savaş manyaklarının cirit attığı FDP, koalisyonu bozdu, suçu Olaf Scholz’a yıkmaya çalıştı, ama herkes de gördü: Eriyen bir partiyi su yüzünde tutmak ve büyük sermayeye daha etkili hizmetler vermek için Başbakan Scholz’un pratikteki “Ukrayna tereddütlerini” de bahane göstererek, kirli bir oyunla erken seçimin önünü açtılar.

Sahne budur. 

Gerçekten şu anda Kılıçdaroğlu’nun kaderini yaşar gibi görünen Scholz, her an sahnenin dışına itilebilir. Ama oyundan kopmuş da değildir. Scholz hükümeti gerçi Ukrayna’da ABD’nin dümen suyundan çıkamadı. Ancak elinden geldiğince de, uzun menzilli Taurus füzelerinin teslimatında çektiği el freni gibi, “gıcıklık yapmayı” sürdürdü. “Mütereddit frenci” diyebileceğimiz bir politika izliyor. Boşuna değil. Scholz’un yerine partisi içinden gelebilecek olan Boris Pistorius, gerçekten ülkesini savaşa hazırlamakta kararlı bir şahin. Fakat şimdilik iştahsız. Alternatif ise pek kötü: Hıristiyan demokratların (CDU) başbakan adayı ve partinin de başkanı Friedrich Merz, Taurus füzelerinin Ukra faşolarına verilmesinden bir beis görmediğini belirtti. Ateşle oynamakta kâr görmesi normal. Hazret, sonuçta BlackRock Group’da üst düzey milyonlerlerden biriydi.

Yeşiller Partisi’nin de Ukrayna’da yangına körükle gittiği biliniyor. Nitekim şubat sonundaki seçime partisinin başbakan adayı olarak girmesi kesinleşen Robert Habeck, ekonomiden habersiz bu ekonomi bakanı, dünya savaşını tetikleyebilecek Taurus füzelerinin Kiev’e verilmesini istiyor.

Bunlar Almanya’yı savaşan taraf ve hedef ülke haline getirebilecek alternatifler. Avrupa’nın tam ortasında bir nükleer hedef oluşturmaktan da çekinmiyorlar.

KİMLER SAVAŞ KARŞITI?

Trajedi şurada: İçinde faşist kanalların da yer aldığı, her durumda aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) gibi bir parti, bu savaşa açıkça karşı çıkıyor. Rusya ile iyi ilişkiler kurulmasını istiyor. Avrupa’nın birtakım sağcıları, mesela İsviçre merkezli haftalık Weltwoche dergisinin sağcı yayın yönetmeni Roger Köppel, “Merz’in seçenlerin savaşı seçmiş olacağını” yazabiliyor ve AfD’ye Scholz ile işbirliği yapmasını öneriyor. AfD’nin sağcı başkanı Alice Weidel da federal meclisteki konuşmasında bağırabiliyor: “Merz Almanya’yı hedef haline getiriyor!”

Tabloyu ABD Başkanı Joe Biden’ın giderayak Kiev’e Rusya içlerini vurabilecek füzeler için izin vermesi tamamlıyor. Bu, savaş tehdidinin boyutlarını göstermesi açısından önemli.

Kısaca: Avrupa karman çorman. Göz gözü görmüyor. Su başlarını tutmuş oligarklar yönetemez durumda, ama bütün bu toz dumana, daralan ekonomilere, düşen reel gelirlere rağmen yönetilenlerin henüz bir itirazı yok.

Sosyal demokrat SPD içinde savaş karşıtları var. Halk da savaş macerasına karşı. İşte tam bu noktada, her şeyiyle iflas etmiş Başbakan Olaf Scholz, koltuğunu koruyabileceği hayaliyle “barış prensi” rolünü oynamaya talip oluyor.

Dedik ya, birçok açıdan Kılıçdaroğlu’nun çıkmazlarını yaşıyor.

Bütün bu savaş manyaklarının arasında, gerilerde Oskar Lafontaine ve Sahra Wagenknecht, bir itidal yaymaya çalışıyor. Wagenknecht’in ismi etrafında toplanan “Bündnis Sahra Wagenknecht” (BSW-Sahra Wagenknecht İttifakı) kamuoyu araştırmalarına göre şimdilerde yüzde 7-8 bandında seyrediyor. Ama siyasal gözlemcilerin ve analistlerin çok iyi bildiği bir şey var: Savaş tamtamlarının giderek daha çok çalındığı, bombaların patladığı, kitlesel ölümlerin günlük pratik halini aldığı, halkın yoksullaşmasına engel olunamadığı bir ortamda, birkaç hafta içinde her şey altüst olabilir.

SAVAŞTA BARIŞ PROPAGANDASI

Bunu hepsi biliyor. 2021’de üçüncü partiyken birden sandıktan birinci parti çıkıveren SPD ve bu partinin başkanlığına üyeler tarafından uygun görülmeyen başbakan adayı Scholz, yeni bir sürpriz yapar mı?

Kılıçdaroğlu’nun şansı var mı? Varsa Scholz’un da var ve tersi…

Almanya Başbakanı Olaf Scholz birden, bir barış güvercini rolüyle sahneyi lehine çevirebileceği inancında.

Trump gelmeden, güdümlü ve Moskova’yı vurabilecek füzeler Rusya içlerine yönelmeden kesin bir şey söylemek güç. Ama Amerikan-Rus-Alman füzeleri Avrupa semalarında hedef aramaya başlarsa, Scholz, barış politikasıyla sandıktan yine sürprizle çıkabilir. Bu arada Almanya’yı savaşa sokacak politikalara karşı çıkan ve Ukrayna’da barış için bastıran aşırı sağcı AfD ile koalisyona bile zorlanabilir.

Ukrayna’nın tüm Alman partilerini böldüğü ortada. Bir barış hareketi yok, ama barışı arayanlar çeşitli partilerde iklimi geriyor.

Almanya karışık. Peki, Türkiye için dış dünya ile bağlantılarda bu en önemli ülke karışırsa ve savaşta Rusya’nın hedefi halini alırsa, ne olur? Buradaki 4,5 milyonu bulduğu söylenen Türkiye kökenli insanlar ve yakınları ne düşünür?

Bu soru şimdilik masada duruyor. Türkiye’nin bu hengâmenin dışında kalması mümkün değil.

Oskar Lafontaine, Almanya’nın ABD’nin vasalı olduğunu sürekli yineliyor.

Ya Türkiye ne? Bu soruyu yanıtlayacak Lafontaine ayarında bir sosyal demokrat yok Türkiye’de.

Ama buna üzülmeye de gerek yok. Onu aramıyoruz. Devrimci/ilerici müktesebatımız önümüzü açacak kadar zengin çünkü. 200 yıllık bir mücadele geçmişinden söz ediyoruz sonuçta… Emmanuel Todd’un çöküşünü ilan ettiği günümüz Avrupa’sından ders alacak halimiz yok.