Son NATO Zirvesi’nde hipersonik “delirium”: Felaketin farkında mısınız?
Son NATO Zirvesi’nin, ki iki yıl sonra bu zirve Türkiye’de yapılacakmış, Avrupa Almanya’sında veya Almanya Avrupası’nda ortaya çıkardığı bir siyasi şiddet var: “Hemen barış olsun!” diye ısrar eden herkes düşman ilan ediliyor. Bu şeytanlaştırmanın yeni boyutlar aldığını görüyoruz.
Oysa yaşlı kıtanın bir felakete sürüklendiğini söyleyenler hiç haksız değil.
Türkiye’deki “islamofaşistlerin” gölgesinin veya projektörlerinin, Avrupa’ya da düştüğü söylenebilir. Akılsızlık ve vicdansızlık bulaşıcı çünkü ve bunların zenginlerde olsun yoksullarda olsun dizginleri iyice ele geçirmiş olduğu gözleniyor.
Elbette bu dizginler egemenlerin elinden tamamen kurtulabilir ve bir kaosa uyanabiliriz. Sonsuza kadar paramparça olarak uyutulmak üzere…
Bir solcu kadın siyasetçinin çırpınmalarını öne çıkararak başlayalım: Alman siyasetinde bir anda -”sol” muhalefetin özel desteğiyle- “baş şeytan” ilan edilen Sahra Wagenknecht’in gerek bir ittifak halindeki “partisi”ne (Bündnis Sahra Wagenknecht-BSW) gerekse bizzat kendisine müthiş bir saldırı düzenleniyor. Bu da adım adım bir felaketin kurgulanmakta olduğunu gösteriyor.
Ukrayna’da acil barış görüşmeleri talep eden Sahra Wagenknecht, korkunç bir nefret objesine dönüştürülmüş durumda.
NASIL BİR FELAKET BU?
Medyada da bulunabilecek, ancak halkın bilincine pek giremediği gözlenen bazı teknik bilgiler üzerinden ne dediğimizi daha rahat anlatabiliriz.
Son NATO Zirvesi, malum, bir savaş raporu yayımlayarak işlevini yerine getirdi. Öyle görünüyor. Özetin özeti, şöyle: Almanya Avrupası orta menzilli hipersonik füzeler geliştirmeyi sürdürecek. Buna paralel olarak Moskova’yı da hedefleyen en az 2000 kilometrelik menzile sahip hipersonik füzeler Almanya, Fransa, İtalya ve Polonya tarafından geliştirilecek. Belki çoktan geliştirildiler bile. Bunlar işler hale gelinceye kadar Amerikan Tomahawk füzeleri ve SM-6’lar Almanya’da konuşlanacak. Bu arada, yine medyadaki haberlere göre, geliştirilmekte olan hipersonik Dark Eagle’ların da tamamlanınca Almanya’ya yerleştirileceği ilan edildi. Almanya’nın sosyal demokrat (SPD) Savunma Bakanı Boris Pistorius, bir basın açıklamasıyla “caydırıcı savunmanın” kendisini rahatlattığını falan bildirdi.
Felaket, işte tam da burada.
Son NATO Zirvesi, 2022’de Madrid ve 2023’te de Vilnius zirvelerindeki planları somutlama kararı almış sayılıyor: Savaş sanayilerinin kapasitesi artırılacak, yeni silahlar geliştirilecek, yeni askeri kapasitelerin önü açılacak. Yani yeni yatırımlarla çok ülkeli ortaklıklar halinde yeni silah fabrikaları kurulacak. Mühimmat üretiminde sıçramanın şart olduğu konusunda görüş birliği sağlanmış görünüyor NATO’da. Birliklerin hızlı intikali için lojistik yatırımları yapılacak. Bunlar, duyuruldu.
Moskova’yı bu bilgiler yardımıyla biraz olsun “caydıracaklarını” falan düşünüyor olabilir Avrupa’nın “Atlantikçi” yönetenleri.
NATO, derinleri vurmayı, cephenin binlerce kilometre gerisindeki Rus şehirlerini, başta da Moskova’yı, sivil ortamlardaki hedefleri vurmayı kafaya koymuş bir ekibin veya ekipler koalisyonunun elinde demek ki. Alman Taurus, İngiliz Storm Shadow ve Fransız Scalp füzelerinin düşük menzilleri yeni atılımlarla aşılmış olacak.
Oysa INF Anlaşması, 1987’de imzalandığında, karadan atılan 500-5500 kilometre menzilli füzelerin iptali içindi. 30 yıl sonra bu anlaşmanın geçersiz olduğunu ABD yönetimi, Trump eliyle ilan etti. 2017’de bu menzilleri aşan hipersonik füzelerin üretimi için ihale açan Washington, 2019’da Trump’ın imzasıyla anlaşmayı iptal ediverdi.
AVRUPA YERLE BİR EDİLEBİLİR
Karşılıklı imha mekanizmaları kurulmuş bulunuyor. Moskova’nın yeni geliştirdiği hipersonik füzelerle ilgili açıklamaları medyada daha önce yer almıştı.
Rusya’yı en derinlerinde rahatça vurabilecek bu korkunç silahların benzerlerini Rusya da geliştirmiş görünüyor. Çin’in de devrede olduğunu biliyoruz.
Fakat unutulan başka bir şey var ve asıl önemli olan, o. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Sovyetler Birliği tarafından da propaganda malzemesi olarak da pek kullanılmayan bir gerçek: En az 27 milyon ölü ve 60 milyona yakın sakat veren, coğrafyası yerle bir edilen Sovyetler Birliği, savaşta Nazi Almanya’sındaki sivil hedefleri, yani şehirleri, yukarıdan hedef gözetmeksizin bombardımana tabi tutmamıştı. Alman şehirlerini birer cehenneme çeviren, savaş uçaklarıyla sivil halkı biçen bu eylemlerin birer savaş suçu olduğu çok açık. Ama, yaptılar. İngiliz ve Amerikan uçakları yaptılar. Savaşın gereği sayarak yaptılar. Berlin, Hamburg, Dresden, Frankfurt… Korkunç bir katliamdı.
Ancak, o “yukarıdan yağdırılan ölümlere”, öyle bir katliama katılmayan da vardı: Sovyetler Birliği.
SOVYETLERİN YAPMADIĞINI RUSYA YAPAR MI?
Çok açık: Sovyetler Birliği’nin savaş uçakları Alman şehirlerini ve sivil halklarını, yukarıdan hedef ayırmaksızın bombalarla “bire kadar” imha etmemişti. Sovyet savaş uçakları, İngiliz ve Amerikan uçaklarının yaptıklarını yapmamıştı.
Bu, tarih içinde böyle.
Biz, bugüne bakalım ve soralım: Rusya bu geleneği sürdürür mü? Bu kutsallığı paylaşır mı?
Sovyetleri yıkan ve onu temel alarak bir emperyal güç olmaya çalışan Vladimir Putin ve ekibi, SSCB’nin savaş mantığını, proletaryayı ve emekçi halkları, ne kadar yanlış bir yönelim içinde olurlarsa olsunlar, ne denli aldatılmış olurlarsa olsunlar, sorgusuz sualsiz biçmeyi reddeden Sovyet savaş anlayışını aynen takip eder mi?
Yanıt son derece açık: SSCB’nin kutsalı, emekçi halklar, Rusya’nın ulusalcı ve emperyal hevesler içindeki yönetici katmanlarının büyük bölümünün umurunda bile olmaz.
Rus uçakları, 2024 sonrasında Sovyet uçaklarının yapmadığını yapabilir. Eğer Rus şehirleri ABD-AB üretimi hipersonik füzelerle vurulursa, Rusya da bunları karargâhlarında vurur. Polonya’da, Romanya’da, Ukrayna ve Almanya’da… Şehirleri de vurur. Moskova’nın tehditleri de bu yönde zaten.
Avrupa’nın egemenleri işte bu gerçeği unutmuş ve -asıl korkutucu olan- halklara da unutturmuş görünüyorlar. “Liberal solun” bu alçaklığın anahtarı olduğunu eklemeye gerek bile yok.
Barış hareketinin güçlenmemesi ve bu acı gerçeği halklara hatırlatmaması halinde, 1914’ün çok daha kanlı yeni bir versiyonu Avrupa’nın üzerine çöreklenebilir.
Ya Türkiye mi?
Bu yıkımdan kimse kurtulamaz. Türkiye parça pinçik olur zaten. Ama önce Almanya-Avusturya hattındaki 4 milyona yakın bir nüfus yoğunluğuna ulaşan Türkiyeli göçmenlerin yanacağını söyleyebiliriz.
Atlantikçiler, çözülen Amerikan egemenliğini ertelemek için, Avrupa’da da korkunç şeyler tezgâhlıyorlar.